2020'DE ZAMAN

 

Nicolas Gisin’in, 2019 yılının sonlarından başlayarak, klâsik fiziğin gerekirci (deterministik) olmadığının matematiksel açıdan açıklamasını içeren çalışmalarında [1-4], zaman kavramının bir yanılsama olmadığının da temeli atılmakta. Evet, zaman akıp gider. ‘Şimdi’ vardır ve parçalara ayrılması olanaksıza yakın zorlukta, ağdalı (viskoz) bir sıvı gibidir.   Bu görüşü destekleyen kuram; kara deliklerle ilgili çalışmalar ve ortam sıcaklığında (fakat arzın merkezindekine eşit basınçta) süper iletkenlik özelliği olan malzemenin oluşturulmasından sonra, 2020 yılında fizik alanındaki en önemli gelişme olarak yorumlanmakta [5].

Bilimsel kuramın insan bilgisini sınırlayıp sınırlamadığı tartışmasını, sonsuza kadar kendi içlerinde gizlenmiş fiziksel değişkenlerin olup olmadığı sorusu ile özdeşleştiren Gisin [3]; gerçel (reel) sayıların, fiziksel anlamda gerçek değil, klâsik fiziğin gizlenmiş değişkenleri olduklarını, bu sayıların virgülden sonra sonsuz sayıdaki basamaklarının rastlantısallık (randomness) özelliği taşımaları  nedeniyle (Bkz. gerçel sayı tanımı), klâsik fiziğin gerekirci olmayan (indeterministic) biçimde tanımlanabileceğini söylemekte. Bu rastlantısal basamaklar, 'başlangıç'ta belirlenmiştir, klâsik fiziğe göre. Klâsik fiziğin, gerçel sayıların rastlantısallığını başlangıç koşullarında (evren için Büyük Patlama’ya) hapsettiğini belirten bilim insanı; bu bakışa göre, ‘başlangıç’tan sonraki olayların neden-sonuç ilişkisine göre geliştiğinin söylenmesinin hiçbir deneysel olguyla çelişmeyeceğini vurgulamakta. Ancak; tüm olasılıkların başlangıçta ortaya dökülmüş olmasını, sonrasındaki olayların da gerekirci bir biçimde açıklanmasını destekleyen bir deneysel olgu da yoktur. Şu hâlde, olguları, Hilbert’in savunduğu klasik matematiğin gerçel sayılarıyla değil, Brouwer’in savunduğu sezgisel (intuitionistic) matematikle açıklarsak [4], rastlantısallık, başlangıç koşullarından olguların tümüne yayılır (sezgisel matematikte, belirli gerçel sayılar için basamaklar tek bir kerede değil; zaman içinde gelişecek biçimde verilmiştir).  Böylece, fiziğin dili, gerçel sayılar yerine, 'sezgisel matematik' olduğunda, klâsik fizik gerekirci özelliğini yitirir. Gerçel sayılarla konuşulan klâsik fizikte‘şimdi’ belirli şeylerin oluşu, diğer şeylerin olmayışı geçmişteki koşullara bağlıdır ve gelecekte de neler olacağı bellidir. Ama, sezgisel matematikle  bir dizge kurulursa, ‘şimdi’nin  gerekirci olmayan bir gerçekliğin sonucu, geleceğin ise ucu açık olduğu söylenebilir. ‘’Deneyimlerimize bakılırsa, klâsik fizik özünde gerekirci değil ve ikinci yaklaşım (gerekirci olmayan) daha üstün’’ [1].

Gisin’in ‘deneyimlerimiz’ dediği, aslında ‘zamanın oku’. Bazı yönetici denklemlerdeki (örneğin, Euler denklemi) ‘zaman’  bağımsız değişkeninin işareti değiştirildiğinde, denklemin aynı kalmasına karşın, fiziksel olayın düzensizlikten düzene doğru gidişini, gerekirci klâsik fizik açıklayamaz. Çünkü; tersine çevrilen zamanda başlangıç koşullarının değiştiği, yeni bir düzen oluşturulduğu bu yaklaşımla anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekirci klâsik fizikte zaman okunun olmayışı, ‘Termodinamiğin İkinci Yasası’nın aslında olasılıklarla ilgili olduğu ve istatistik olarak düzensizliğin arttığı’ biçiminde açıklanır. Türbülanslı akışta (Şekil), istatistik modellerin önemi de buradadır. Çünkü, tersinir olmasalar da, gerekirci olan Navier-Stokes denklemlerine karşın, hızların salınımları rastlantısaldır. Bu rastlantısallıklar, yeni başlangıç koşullarını ortaya çıkardıkları gibi, ortalama akışın başlangıç koşullarından da ‘anı’lar taşırlar [6]. 


Şekil     Bir akış düzenleyiciden sonra türbülansın gelişimi [6].

Başlangıç koşullarının zaman içerisindeki değişimi, Ilya Prigogine’in yayıcı yapılar kuramındaki [7], dengeden çok uzak durumda gelişen salınımlarda sıçrama biçimindedir. Bu durumda, o âna dek zaman içerisinde gelişen rastlantısal sayı üretim dizgesi de değişmektedir. Belki, Gisin’in önerdiği sezgisel matematikteki yöntem de geçerliliğini yitirmektedir, Prigogine'in yayıcı yapılarında .

Demek ki; kendisi zaten gerekirci olmayan bir doğada; rastlantısallık zaman içerisinde gelişirken, i-) her an yeni bir başlangıç koşulu ile yeni bir değişim, ii-) bazı durumlarda ilk ândan kırpıntılar ve iii-) dengeden çok uzaklaşıldığında ise başka bir dünya her zaman olasıdır.  

2020, bu olasılığı görmek için bir başlangıç olabilir(di). 

 

  • [5]         https://www.quantamagazine.org/quantas-year-in-physics-2020-20201223/     
  • [6]         Davidson, P, Turbulence: An Introduction for Scientists and Engineers 2nd Edition, Oxford Uiversity Press, pp. 61-102, 2015
  • [7]         Kondepudi, D., Prigogine, Modern Thermodynamics From Heat Engines to Dissipative Structures, John Wiley and Sons, 2015.
  •  


 


Yorumlar