1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü

 Teknolojinin farklılaşması ile birlikte, emek de biçim değiştirip entelektüel öğeleri baskın olarak yansıtmaya başladı, son bir kaç on yıldır. Üretimin çıktılarında yoğun bilişsel emek oldukça, sermayenin içeriği de genişledi. Sermaye artık, bilişsel kaynakları (nitelikli eğitim ve öğretim araçları, araştırma laboratuvarları, yeni keşifler için gereçler…) da kapsamakta. Daha fazla artı değer, yalnızca bu kaynaklarla oluşturulabiliyor. Bu durumun emek ve emekçi açısından da olumlu olabilmesi için, bilişsel gelişim ve üretim araçlarının, kamuya açık ve kullanımının nesnel değerlendirmelere göre yapılması gerekir. Üniversiteler bu araçların en önemli parçalarıdır. Kamu yönetimi;  bilişsel açıdan yetkin ve katma değer üretebilecek yurttaş yetiştirilmesinden ve bu bağlamda bilişsel ve diğer üretim araçlarının sahibi olan sermaye ile ilişkileri düzenlemekten sorumludur. Araştırma öncelikleri, araştırma konuları evrensel değerlere göre belirlenmeli ve ilkelere dayanan planların parçası olmalıdır. Geçici ve küçük grupların öncelik ve kaygılarına göre; gerçekçilikten uzak kaynak kullanımı (bir çok yere üniversite açılması, kontenjanların artırılması, akademik unvanların, kolaylıkla dağıtılması, nitelikli üniversitelerin kadrolarının özensizce genişletilmesi,…), öznel değerlendirmelerin  baskın olması (rekâbetçi ve çevreci üretimin gereksinimlerinden uzak konularda, yıllar önce aşılmış problemlerin ‘yayın yapmak için’ tekrar tekrar çalışılmasını desteklemek, sayısal ölçütlerin amaç hâline getirilmesi,…), uzmanlaşamamanın neden olduğu kolaycılık (ders içeriklerinin ve uygulamaların sınırlandırılması, değerlendirmelerin kolaylaştırılması,...) ve temel eğitimin yetersizliği;  bilişsel emek gelişimine ket vurur. Durum böyle olunca; üretim ve emek birbirlerini bilişsel anlamda tamamlayamaz; ürün niteliksiz, çalışma dünyası verimsiz kalır. Entelektüel üretim ise gerçek yapısından uzak, bir ‘görünüyorum, o hâlde varım!’ yanılsaması içerisinde döner durur. (Kötü çeviriler, kaynak verilmeden yazılan kitaplar, atıf çeteleri, bir yıl içerisinde yapılan yüzlerce 'bilimsel' dergi yayını, aşırmacılık,…). Gerçeklerden, evrensellikten, etikten uzak bir ortamın yoksulluk ve çöküş getirmesi kaçınılmazdır. Emeği değersizleştirmek herkes için yıkımdır.

Yorumlar