Kayıtlar

BAŞKASININ 'ŞİİR' İNİ TÜRKÇEMİZDE SÖYLEMEK!

YENİ YIL Ursula Le Guin'den https://seyhanuyguronbasioglu.blogspot.com/p/yeni-yil.html AĞAÇLARDAN KONUŞMAK GEREK Adrienne Rich'den https://seyhanuyguronbasioglu.blogspot.com/p/agaclardan-konusmak-gerek.html BENİM ANLADIĞIM Ursula Le Guin'den https://seyhanuyguronbasioglu.blogspot.com/p/benim-anladgm.html GERÇEK OLAN HER ŞEY Heinz Kahlau'dan https://seyhanuyguronbasioglu.blogspot.com/p/gercek-olan-her-sey.html ZAMAN Mascha Kaleko'dan https://seyhanuyguronbasioglu.blogspot.com/p/zaman-by-mascha-kaleko-translated-by.html UZAKLAR Reiner Kunze'den https://seyhanuyguronbasioglu.blogspot.com/p/uzaklar.html BAZEN Rainer Malkowski'den https://seyhanuyguronbasioglu.blogspot.com/p/bazen-malkowski.html GÜNEŞ Hermann Hesse'den https://seyhanuyguronbasioglu.blogspot.com/p/gunes-by-hermann-hesse-translated-by.html

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü

  Teknolojinin farklılaşması ile birlikte, emek de biçim değiştirip entelektüel öğeleri baskın olarak yansıtmaya başladı, son bir kaç on yıldır. Üretimin çıktılarında yoğun bilişsel emek oldukça, sermayenin içeriği de genişledi. Sermaye artık, bilişsel kaynakları (nitelikli eğitim ve öğretim araçları, araştırma laboratuvarları, yeni keşifler için gereçler…) da kapsamakta. Daha fazla artı değer, yalnızca bu kaynaklarla oluşturulabiliyor. Bu durumun emek ve emekçi açısından da olumlu olabilmesi için, bilişsel gelişim ve üretim araçlarının, kamuya açık ve kullanımının nesnel değerlendirmelere göre yapılması gerekir. Üniversiteler bu araçların en önemli parçalarıdır. Kamu yönetimi;  bilişsel açıdan yetkin ve katma değer üretebilecek yurttaş yetiştirilmesinden ve bu bağlamda bilişsel ve diğer üretim araçlarının sahibi olan sermaye ile ilişkileri düzenlemekten sorumludur. Araştırma öncelikleri, araştırma konuları evrensel değerlere göre belirlenmeli ve ilkelere dayanan planların parçası olma

HER ŞEY KÖTÜYE Mİ GİDİYOR?

https://seyhanuyguronbasioglu.blogspot.com/p/her-sey-kotuye-mi-gidiyor.html

CÉZANNE'IN ÖTESİ

Resim
https://seyhanuyguronbasioglu.blogspot.com/p/cezannein-otesi.html

'DOĞRU'SAL YANILGI ve 'GERÇEK' ARAYIŞI

Resim
  Zaman içerisinde gelinen yerin bağlı olduğu,  zaman dışındaki, etkenler nelerdir? Zamanı, konum aynı kaldığında hiç geçmemiş, çok farklılaştığında hızla geçmiş olarak algılayışımızın nedeni nedir?  Dolaşımın (mobilite) artması mı zamanı hızlandırmaktadır? Eskil ile çağcıl arasındaki ayrım 'hız' mıdır? Öte yandan; her iki durumda da çağcıl, başlangıçtan az veya çok farklı olan  'son' konumundan geriye dönüp baktığında, zamanın  çok 'hız'lı geçtiğini söyler.   'Rüzgâr gibi' geçmesi zamanın, hem sürekli aynı yerde olanlar, hem de  çok dolaşanlar için  geçerli bir algı ise, zamandan öte bir kavram olması gerekmez mi?     Hız, zaman dışında bir büyüklüğü, 'yol'u, barındırır. Alınan yol, konumdaki değişimdir.  Yol almayan bir kişi için, günlerin geçmek bilmemesi de (0/∞), çok çabuk geçmesi de (0/0) hızın, matematiksel açıdan belirsizliğini ya da anlamsızlığını gösterir.  Yazınsal açıdan ise, Apollinaire'nin dizeleri örnek olabilir.  'Günler

MAĞARADAKİ YARASA

Resim
Beklenmedik olaylar gizleneni görünür yapar, çoğu kez. Fakat; bilinmeyeni bilinir kılmaz. Çünkü; bilinmeyen her zaman bir başka biçimde gizlenmeyi başarır. Bu başarının nedeni, büyük ölçüde,  algıların dışına çıkılmayışıdır. Olayların ‘beklenir’ olmaması da, aslında, ‘bekleyen’in düşüncelerindeki olasılıkların sınırlı oluşundandır. Çağcıl (modern) yaşamın niteliklerinden biri de budur: Kafamızdaki olasılıkların sınırlılığı. Teknolojik kolaylıklar insanların yetilerini geliştirip düşlemlerini genişletebilir. Ama arka düzlem değişmez.    Arka düzlemde pürüzler, girintiler, yollar vardır. Bunların konumları çoğu kez değişmez, değiştiğinde de düzlemin dışına çıkmaz. İşte bu nedenle, çağcıl toplumun yelpazesindeki tüm renkler ve tonları için öncesi bellidir, sonrası da olsa olsa bir ton, belki de bir kaç renk öteye sıçramaktır.    Yelpazenin bir renginde olmak zorunluluğu elbette bilinen her çağda, her toplumda vardır. ‘Kapalı’ olduğu söylenen    toplumlarda daha yoğun bir basınç olduğu içi

2020'DE ZAMAN

Resim
Nicolas Gisin’in, 2019 yılının sonlarından başlayarak, klâsik fiziğin gerekirci (deterministik) olmadığının matematiksel açıdan açıklamasını içeren çalışmalarında [1-4], zaman kavramının bir yanılsama olmadığının da temeli atılmakta. Evet, zaman akıp gider. ‘Şimdi’ vardır ve parçalara ayrılması olanaksıza yakın zorlukta, ağdalı (viskoz) bir sıvı gibidir.   Bu görüşü destekleyen kuram; kara deliklerle ilgili çalışmalar ve ortam sıcaklığında (fakat arzın merkezindekine eşit basınçta) süper iletkenlik özelliği olan malzemenin oluşturulmasından sonra, 2020 yılında fizik alanındaki en önemli gelişme olarak yorumlanmakta [5]. Bilimsel kuramın insan bilgisini sınırlayıp sınırlamadığı tartışmasını, sonsuza kadar kendi içlerinde gizlenmiş fiziksel değişkenlerin olup olmadığı sorusu ile özdeşleştiren Gisin [3]; gerçel (reel) sayıların, fiziksel anlamda gerçek değil, klâsik fiziğin gizlenmiş değişkenleri olduklarını, bu sayıların virgülden sonra sonsuz sayıdaki basamaklarının rastlantısallık (ran